Vecedtu an fulan -
Vecedtu Bi-Hatti Fulân Ve Ecâze Lî:
VACİD - VİCADE :
Kelime olarak “bulmak”
manasına gelen “vecede” kök fiilinin mufa'ale ölçüsünde maştan olup kısaca elde
etmek demektir. Hadis Usulünde bir muhaddisin herhangi bir musannif veya
ravinin el yazısı ile yazılmış kitabını veya bazı Hadîslerini ele geçirmesine denir.
Hadîs rivayet metotlarındandır. Bir musannif veya Hadîscinin bizzat kendisinin
yazdığı Hadîs kitabını veya cüzünü ele geçiren kimseye vâcid tabir edilir.
Bir muhaddisin el
yazısıyla yazılmış Hadîslerini ele geçiren kimse onunla ister çağdaş (muasır) olsun
ister olmasın, aralarında mülakat olsun veya olmasın, mülakat olduğu takdirde
Hadîs işitilsin ya da işitilmesin farketmez, bu hallerin herbirinde vicâde
husule gelmiş demektir.
Vicade yoluyla elde
edilen yazılı bir metindeki Hadîsleri sema'a delalet eden eda lafızlarıyla
rivayet etmek caiz görülmemiştir. Buna göre vacid, elde ettiği mü'ellif
hattiyle yazılmış Hadîsleri haddesenâ, ahberanâ, enbe'enâ gibi lafızlarla
rivayet edemez. Onların yerine isnadında vecedtu bi-hatti fulânin, kara'tu fî
kitâbihi bi-hattihî haddesenâ fulânun, kara'tu bi-hatti fulânin, an fulânin, mâ
vecedtuhû bi-hatti fulânin gibi değişik eda lafızlarından birini kullanır. Bu
lafızların hepsi, yazının mü'ellif hattı olduğu kesinkes belli olması halinde
kullanılır. Eğer yazının musannif veya ravinin el yazısı olduğu açıkça belli
değilse bu takdirde vâcid, durumu belli edecek şekilde şu lafızlardan birini
kullanır: Belağanî an fulânin (falancadan bana ulaştığına göre); vecedtu an
fulânin (falancadan naklen el yazısiyle buldum); kara'tu fi kitabin ahberanî
fulânun ennehu bi-hatti fulânin (fülanın yazısı olduğunu bana falanın haber
verdiği bir kitapta okuduğuma göre); kara'tu fi kitabin zannentu ennehu fulânun
(falanca olduğunu sandığım birinin kitabında okudum); kara'tu fî kitabin kîle bi-hatti
fulânin (falancanın el yazısiyle yazıldığı söylenen bir kitapta okudum).
Ahmed b. Hanbel'in
müsnedinde oğlu Abdullah'ın babasından vicade yoluyla rivayet ettiği hayli
Hadîs vardır. Bu tarzda rivayet edilen Hadîsler genelde munkatı sayılırlarsa da
vecedtu bi-hatti fulânin eda lafzıyla rivayetin munkatı sayılması şüphelidir.
Şu da var ki, vâcid tarafından bulunan yazılı metin mü'ellif hattiyle değilse o
zaman isnad zekera fulânun eda lafziyle sevk edilir. Ancak bu şekilde rivayet
edilen hadisler genellikle munkatı addedilmiştir.
Vicade bazen icazetle
birlikte olur. Bu takdirde ravi bir şeyhin el yazısiyle yazılmış bir metni elde
ettiği takdirde o metnin rivayetine icazet almış demektir. Öyle olunca
isnadında bunu belirterek meselâ, vecedtu bi-hatti fulânin ve ecaze lî (bu
Hadîsi falancanın el-yazısiyle yazılmış buldum. O da bana rivayetine izin
verdi) gibi bir eda lafzı kullanması iyi olur.
Vicade yoluyla elde
edilen Hadîslerle amel etmek konusu ihtilaflıdır. Kadı İyad, bu ihtilafa işaret
ederek çoğunluğun vicade yoluyla ele geçirilen Hadîslerle amel edilemeyeceği
görüşünde olduklarını, buna karşılık İmam Şafiî'den caiz gördüğüne dair bir
naklin bulunduğunu, bazı şafiî alimlerin de caiz gördüklerini söylemiştir.
İbnu's-Salâh, vicâde
usulüyle rivayet edilen Hadîslerle amel edilemyeceği görüşünü benimsemiştir.
Şöyle diyor: “Şafiîlerden bir grup vicade yoluyla elde edilen bir Hadîsle amel
etmenin, ancak nüshasına tam manasiyle itimat edilmesi halinde caiz olacağı
görüşündedirler. Bize kalırsa böyle bir Hadîs muhaddislere arzedilse kabul
etmezler. Halbuki bu kitaplarla amel etmek rivayete bağlı olduğu takdirde
rivayet şartlarının gerçekleşmesi imkansız olacağından böyle bir kitapda
bulunup da elde edilen Hadîsle amel kapısı kapanıyor demektir.”
en-Nevevî de aynı konuda
İbnu's-salâh'a uymuş ve kendi zamanında ancak bu görüşe güvenilebileceğini
söylemiştir.
Şu hale göre vicade
yoluyla rivayete olduğu kadar rivayet edilen Hadislerle amel edilmesinin caiz
olduğunda da küçümsenemiyecek tereddütler vardır. Bu tereddüdün yazıların
birbirine benzemesi, meşhur muhaddislerin yazılarının kolayca taklid
edilebilmesi gibi mahzurlardan ortaya çıktığına şüphe yoktur. Bunun sonucu
olarak Hadis rivayetinde ciddiyet taraftan olanlar vicadeyi geçerli bir Hadîs
rivayet metodu olarak benimsemiş değillerdir.